İş hukuku, belirli veya belirsiz süreli bir iş sözleşmesinden kaynaklanan işçi ile işveren arasındaki her türlü hukuki ihtilafların çözüme kavuşturulduğu hukuk alanıdır. İş hukuku birçok kanunu içerisinde barındırmaktadır. Kanun hükümleri düzenlenirken işçi ve işverenin hak ve yükümlülükleri genel hatları ile çizilmiştir. Ancak uygulamada kanunlarda birebir karşılığı olmayan birçok durum ile karşı karşıya kalınmaktadır. Bu nedenle özellikle iş davalarında Yargıtay kararları oldukça önemli bir hale gelmiştir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları iş mahkemesi hakimlerinin verecekleri kararları doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle iş hukuku avukatının güncel kararları sıkı bir şekilde takip etmesi ve bu doğrultuda dilekçeler hazırlaması son derece önemlidir.

İş Hukukunun Önemi

İş hukukunun önemi en çok işçiler için söz konusu olmaktadır. Birçok işçi yıllarca çalışmasına rağmen hangi haklara sahip olduğunu bilmemektedir. Bu durum da işçilerin emeklerinin sömürülmesi sonucunu doğurmaktadır. Örneğin fazla mesai yapan bir işçi, saat başına 100-TL fazla mesai ücreti alması gerekir iken işveren tarafından 50-TL verildiği için ücretin bu olduğunu düşünmektedir. Bu nedenle de fazla mesai ücreti aldınız mı sorusuna evet olarak cevap vermekte ve ne kadar ücrete hak kazandığını bilmemektedir. İş hukuku bu noktada işçinin haklarını ve emeğini korumaktadır. Bu nedenle işçi tarafından yapılması gereken iş, bir işçi avukatı aracılığıyla haklarını savunmaktadır.

İş Hukuku Avukatı

İş hukuku avukatının önemi, alacak ve hizmet tespit davalarında ön plana çıkmaktadır. Dava açılırken alacak kalemleri tek tek tespit edildikten sonra hesaplama yapılması gerekmektedir. İşçilik alacak kalemlerinden bazıları kısmi dava olarak bazıları ise belirsiz alacak davası olarak talep edildiği takdirde hak kabı yaşanmayacaktır. Yine kıdem, ihbar, fazla mesai gibi alacaklarda farklı zamanaşımı süreleri mevcuttur. Ayrıca hizmet tespit davalarında 5 yıllık hak düşücü süre yürürlüktedir. Bu sürelere dikkat edilmediği takdirde alacaklar zamanaşımına uğrar. Bu gibi durumların yaşanmaması için en iyi iş hukuku avukatı ile çalışılması son derece önemlidir.

İş Hukukunun Konusu

İş hukukunun konusu; işçinin ve işverenin, iş sözleşmesinden doğan borçları, belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmeleri, iş sözleşmesinin feshi başta olmak üzere bu alandaki tüm uyuşmazlıklardır. Yine hizmet tespit davası da bu alandaki konulardan bir diğeridir.

İş Hukukunun Amacı

İş hukukunun amacı, işçi ile işveren arasındaki her türlü uyuşmazlığın çözümüdür. Bu uyuşmazlıkların doğru çözümü hem tarafların hem de ülkenin istihdamı için faydalıdır. İşverenler tarafından işçilere dava açılması çok olağan bir durum değildir. Şu an devam eden iş davalarının neredeyse yüzde doksanı işçiler tarafından işverenlere karşı açılmış davalardır. İşçiler özellikle son yıllarda çok sayıda dava açmakta olup bu sayı her geçen gün artmaktadır. Bu durumun yani işçilerin haklarını aramak konusunda bilinçlenmesinin mahkemelere iş yükü olarak olumsuz sonuçları bulunmaktadır. Her ne kadar iş davası açmadan önce zorunlu arabuluculuk getirilmiş ise de istenen sonuca henüz ulaşılmış değildir. Kıdem tazminatı için Türkiye genelinde bir havuz sistemi kurulacağı söylense de bu konuda herhangi bir gelişme ve düzenleme mevcut değildir.

İş Hukukunun Temel İlkeleri

İş hukukunun temel ilkeleri şu şekildedir;

  • İşçinin korunması ilkesi

İşçinin korunması ilkesi, iş hukukunun en temel ilkesidir. Zira bu alandaki kanunların geliş amacı işçilerin haklarını korumaktadır. Detayı ile izah edilmesi gerekir ise; işçileri, ekonomik ve sosyal konum itibari ile kendisinden daha güçlü durumda olan işverenlere karşı korumak amaçlanmıştır. İş kanunu hükümleri irdelendiğinde, genel olarak tüm hükümlerinin işçiyi korumaya yönelik olduğu sabittir. İşçi ile işveren arasındaki güç dengesizliği, ülkemizde çok daha barizdir.

Sanayileşme ve endüstrileşmenin artması ile birlikte işçilerin hak ve menfaatlerinin korunması daha önemli bir hale gelmektedir. Zira nüfusun artması ile işçi sayısı da artmakta ve işçilerin çalışma koşulları gittikçe kötüye gitmektedir. Birçok işveren tarafından işçilerin, kötü çalışma koşullarına mahkum edildiği aşikarıdır. Bu nedenle işçilerin korunması ilkesi son derece önemli bir hal almaktadır. Ancak bu korunma elbette sınırsız değildir. Yani işçilerin korunması yönünde atılan adımlar ve düzenlemeler, işverenleri hak kaybına uğratmaması gerekmektedir. İşçi ile işveren arasındaki güç dengesi iyi bir şekilde hesap edilmeli ve düzenleme bu şekilde yapılmalıdır.

  • İşçi yararına yorum ilkesi

İşçi yararına yorum ilkesinde, iş kanunundaki veya diğer mevzuattaki kanun hükmü yeterince açık ve net değilse işçi lehine yorumlanır. Burada önemli olan husus, iş mahkemesi tarafından uygulanması gereken kanun maddesinin yeterince açık olmamasıdır. Emredici nitelikte olan ve herhangi bir boşluk bulunmayan kanun maddesi ile ilgili işçi lehine yorum ilkesi uygulanamaz. Örneğin iş kanununda 5 yıl olarak belirlenmiş bir zamanaşımı hükmünün işçi lehine yorumlanarak 6 yıl olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

  • Sözleşme özgürlüğünün sınırlanması ilkesi

Sözleşme özgürlüğünün sınırlanması ilkesi, yine işçi lehine uygulanan bir ilkedir. Ülkemizde sözleşme hukuku alanında, sözleşme serbestisi ilkesi mevcuttur. Yani kişiler veya şirketler emredici nitelikteki kanun hükümlerine aykırı olmamak kaydı ile dilediği şekilde sözleme yapabilmekte özgürdür. Ancak iş kanununda bu durum sınırlandırılmıştır.

Belirli süreli veya belirsiz süreli iş sözleşmelerinin iş kanunundaki mutlak emredici hükümlere aykırı olma ihtimali bulunmamaktadır. Aykırı bir madde bulunduğu takdirde geçersiz olur. Ancak nispi emredici hükümler için bu durum değişmektedir. Zira iş kanunundaki nispi emredici hükümlere aykırı olarak işçi lehine maddeler eklenebilir. Örneğin iş sözleşmesinde, işverenin fesih bildirim süresi kanunda belirtilenden daha az olamaz ancak fazla olabilir. Yani özetle, iş sözleşmesindeki maddeler işçi lehine olduğu sürece geçerliliğini korur.

  • İşçinin kişiliğinin tanımlanması ilkesi

İşçinin kişiliğinin tanımlanması ilkesi, temel ilkelerden bir diğeridir. Bu ilkede işçilerin maddi haklarından ziyade manevi haklarının korunması amaçlanmıştır. İşçi ile işveren arasındaki iş ilişkisinin sürekli olması hedeflenmiştir. Bu iş akdi devam ederken karşılıklı olarak edim ve yükümlülükler bulunmaktadır.

İşverenin en önemli yükümlüğü, işçinin hak kazanmış olduğu ücret borcunu ödemektir. İşverenin, ücret ödeme dışındaki en önemli yükümlülüğü işçinin kişilik haklarına özen göstermektir. Bunun uygulamada en çok karşılaşılan örneği fazla mesai çalışmasıdır. Örneğin bir işçiyi günde 20 saat çalıştırmak kişilik haklarının ciddi derecede zedelenmesi sonucunu doğurur.

İşveren tarafından fazla mesai ücretleri eksiksiz bir şekilde verilse dahi yine de bu tarz bir çalışmanın manevi olarak kabul edilemez olduğu aşikardır. Dolayısıyla işveren tarafından işçinin sosyal yaşantısı, sağlık durumu ve psikolojisi göz önünde bulundurularak çalışma süresi düzenlenmesi elzemdir. Yine işçinin çalıştığı sırada herhangi bir şekilde hakarete veya tacize maruz kalmaması da işverenin sağlaması gereken şartlardandır.

  • Eşitlik davranma ilkesi

Eşit davranma ilkesi iş kanununda, diğer hukuk dallarından farklı bir şekilde işlenmiştir. Bu alanda bahsedilen eşitlik, tarafların yani işçi ve işverenin eşitliği değildir. İşverenin tüm çalışanlarına eşit davranması öngörülmüştür. Bu ilkeye göre işverenin hiçbir çalışanına diğerinden farklı bir muamelede bulunmaması, ayrımcılık ve cinsiyetçilik yapmaması gerekmektedir. Örneğin mühendis olan çalışanına nasıl saygılı davranıyor ise temizlik işleri ile ilgilenen çalışanına da aynı saygıyı göstermek zorundadır.

  • İşçilerin yönetime katılması ilkesi

İşçilerin yönetime katılması ilkesi, bir hizmet akdi içerisinde çalışan bir işçinin söz hakkının bulunması gerektiğine işaret etmektedir. Özellikle işyeri ile ilgili işveren tarafından karar alınırken, tüm işçilerin görüşlerinin alınması son derece önemlidir. Böylelikle işçilerin, çalışmış oldukları işyerini özümseyerek daha verimli bir şekilde çalışacağı bir gerçektedir. Bu nedenle iş tanımı ne olursa olsun bir işyerinde çalışan tüm işçilerin yönetimsel anlamda söz sahibi olması ve fikirlerine itibar edilmesi bir gerekliliktir.

İş Hukukunun Bölümleri

İş hukukunun bölümleri bireysel iş hukuku, toplu iş hukuku ve sosyal güvenlik hukuku olarak üçe ayrılmaktadır. Bireysel iş hukukunda işlenen konular işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisi, sona ermesi ve sone ermesinin sonuçlarıdır. Toplu iş hukukunda işlenen konular ise toplu iş sözleşmeleri, sendika faaliyetleri, grev, lokavt, hakem kuralları ve menfaat uyuşmazlıklarıdır. Sosyal güvenlik hukukunda işlenen konular sosyal sigortalar, sosyal yardımlar ve sosyal hizmetlerdir.

İş Hukukunun Diğer Hukuk Dallarından Farkı

İş hukukunun diğer hukuk dallarından farkı konusunun yalnızca işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklar olmasıdır. Yani diğer hukuk dallarının kapsam alanı oldukça geniş olmasına rağmen bu alanda taraflar sınırlı olarak sayılmıştır. Ayrıca kamu düzenini ilgilendiren konuları da içerisinde barındırmaktadır.

Sigortalılığın tespiti amacıyla açılan hizmet tespit davası bunun en önemli örneğidir. Hizmet tespit davasında, Sosyal Güvenlik Kurumu da davalı olarak davaya dahil edilmek zorundadır. Tarafların bu davada serbestçe hareket etme veya sulh olma ihtimalleri bulunmamaktadır. Zira sigortalılık kamu düzenini ilgilendirmektedir.

Bursa İş Hukuku Avukatı Olarak Şirketlere Verilen Hizmetler

Bursa iş hukuku avukatı olarak şirketlere verilen hizmetler şu şekildedir;

  • Belirli süreli iş sözleşmesi hazırlanması.
  • Belirsiz süreli iş sözleşmesi hazırlanması.
  • Bireysel ve toplu iş sözleşmelerinin mevzuata uygun bir şekilde güncel Yargıtay kararları ışığında hazırlanması ve düzenlenmesi.
  • İş sağlığı ve güvenliği alanında sözleşmelerin hazırlanması, düzenlemelerin yapılması ve hukuki danışmanlık hizmeti.
  • İş kazası ve meslek hastalıklarından kaynaklanan davaların çözümü ve hukuki danışmanlık hizmeti verilmesi.
  • İş kazalarından dolayı sorumluluk, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yabancı işçi çalıştırma kuralları konularında hukuki danışmanlık ve temsil hizmetleri.
  • İşçi transferi ve kiralanmasına yönelik sözleşmelerin hazırlanması.

Bursa İş Hukuku Avukatı Olarak İşçilere Verilen Hizmetler

Bursa iş hukuku avukatı olarak işçilere verilen hizmetler şu şekildedir;

  • İşe iade davası ve açılması ve takibi.
  • Hizmet tespit davası açılması ve takibi.
  • İhbar tazminatı, kıdem tazminatı, fazla mesai ücretleri, yıllık ücretli izinler, asgari geçim indirimi ücreti, ulusal bayram ve genel tatil çalışma alacağı ve hafta tatili ücretinin işverenden tahsiline ilişkin davaların açılması takibi.
  • Mobing ve kötü niyet tazminatına ilişkin davaların açılması ve takibi.
  • İşçilerin yaralanma, ölüm ve iş göremezlik hallerinden doğan tazminata ilişkin davaların açılması ve takibi.
  • İş kazası ve meslek hastalıklarından kaynaklı olarak maddi ve manevi tazminat davası açılması ve takibi.