İdare hukuku, idari kurum ve kuruluşları ile vatandaşlar arasında gerçekleşen işlem ve eylemlerin sınırlarının belirlendiği bir hukuk dalıdır. İdarenin işlem ve eylemlerine karşı kişilerin hangi haklara sahip olduğu ve yine idarenin yükümlülüklerinin neler olduğu düzenlenmiştir. Kurum ve kuruluşların işlemlerinden veya eylemlerinden dolayı herhangi bir hakkı ihlal edilen kişiler, özel bir düzenleme bulunmadığı takdirde idare mahkemesinde dava açma hakları bulunmaktadır. Bu idari işlem meslekten çıkarma olabileceği gibi kamulaştırma da olabilmektedir. Bursa idare hukuku avukatı, menfaatleri zedelenen kişilerin haklarını yargısal zeminde aramakta ve yerine getirmektedir.
İdare hukuku, kamu hukukunun alt dallarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. İdari kurumların yapmış olduğu işlemler ve eylemler nedeniyle maddi manevi zarara uğrayan kişilerin hakkını arayabilmesi son derece önemlidir. Bunu sağlayan da idare hukukunun kendisidir. Örneğin yeterli gerekçe olmaksızın meslekten çıkarma kararı verilen bir memurun kendisinin ve ailesinin ne denli mağdur olacağı tartışmasızdır. Böyle bir durumda idare hukuku avukatı tarafından yürütmeyi durdurma talepli iptal davası açılması gerekmektedir. İdare mahkemesi tarafından yürütmeyi durdurma kararı verilmesi halinde, bu memur yargılama süresince görevine döner ve hak kaybına uğramamış olur. Özetle idarenin iş ve işlemlerinden dolayı hakkı zedelenen her vatandaşın menfaati idare hukuku çerçevesinde korunmaktadır.
İdare Hukuku Avukatı
İdare hukuku avukatının önemi yürütmeyi durdurma ve iptal davalarında öne plana çıkmaktadır. Bu alanda idarenin yapmış olduğu iş ve işlemlere karşı süresi içinde gerekli başvuruların yapılması gerekmektedir. Örneğin bir binanın yıkım kararı alındıktan sonra yalnızca iptal davası açılması yıkımı durdurmayacaktır. İdari işlemin iptali ile birlikte yürütmeyi durdurma talep edilmesi oldukça elzemdir. Aksi takdirde idarenin yapmış olduğu işlem hukuka aykırı olsa dahi yıkım gerçekleşecektir. Yürütmeyi durdurma davaları öncelikli olarak incelenmektedir. Zira gecikmesinde sakınca bulunan işlemler mevcuttur. Bu nedenle özellikle yürütmeyi durdurma davalarında idare avukatının önemi ortaya çıkmaktadır.
İdare hukukunun amacı, vatandaşlar ile idare arasındaki uyuşmazlıkların çözümüdür. İdari kurum ve kuruluşların eylemleri veya işlemleri nedeniyle zarar gören kişilerin haklarını araması temel amaçlardan biridir. Kişilerin, kendisinden daha güçlü olan idareye karşı haklarını koruyabilmesi için uygulanacak olan yolun çerçevesi çizilmektedir. Bu alandaki düzenlemelere göre idari işlemlere karşı belirli süreler içerisinde başvuru yapılması gerekmektedir.
Bursa İdare Avukatı Olarak Verilen Hizmetler
Bursa idare hukuku avukatı olarak verilen hizmetler şu şekildedir;
- İdari işlemlere ilişkin itiraz, başvuru ve iptal süreçlerinin takip edilmesi
- İdari işlemlerde gerekli evrakların, yazışmaların ve dilekçelerin düzenlenmesi
- İdari işlem ve eylemlere karşı tam yargı davası açılması ve takibi
- İdari işlemlere karşı iptal ve yürütmeyi durdurma kararı alınmasına ilişkin davaların açılması ve takibi
- Kamu ihale şartnameleri ve idari sözleşmelerin hazırlanması ve düzenlenmesi
- Kamu ihale kurumu kararlarına yapılacak itirazlar ve uyuşmazlıkların çözümü
- Kamulaştırma, acele kamulaştırma ve imar mevzuatına ilişkin uyuşmazlıkların çözümü
- İdari yaptırımlara karşı idare mahkemelerinde ve Danıştay’da açılacak tam yargı ve idari işlemin iptali davalarının takibi
- Kamulaştırmanın tespiti ve tescili davasının açılması ve takibi
- Kamulaştırmasız el atma davasının açılması ve takibi
- Kamulaştırma maddi düzeltim davası açılması ve takibi
İdare Hukukunun Temel Kavramları
İdare hukukunun temel kavramları şunlardır;
- Yürütmeyi Durdurma
Yürütmeyi durdurma, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde verilen bir karardır. İdarenin yapmış olduğu işlemler ve vermiş olduğu kararlar her zaman hukuka uygun olmamaktadır. Bu gibi durumlarda menfaati zedelenen kişilerin iptal davası açması gerekmektedir. Ancak iptal davasının tek başına açılması, hukuka aykırı kararın icrasına engel olmamaktadır. Bu nedenle idari işlemin yargılama süresince icra edilememesi için idare avukatı Bursa tarafından yürütmeyi durdurma talep edilmesi gerekmektedir.
- İdari Başvuru
İdari başvuru, bazı davalarda ön şart olarak düzenlenmiştir. Buna göre idari işlem veya eylemlerden zarar gören kişiler, dava açmadan önce kuruma başvuru yapma zorunluluğu bulunmaktadır.
- Kamulaştırma
Kamulaştırma, vatandaşlara ait olan taşınmazların idare tarafından bedeli ödenmek suretiyle kamu malı halinde getirilmesidir.
İdare Hukuku İlkeleri
İdare hukuku ilkeleri şunlardır;
- İdarenin Kanuniliği İlkesi
İdarenin kanuniliği ilkesi, idari kurum ve kuruluşlarının işlemlerinin ve yapmış oldukları fiillerinin kanuna dayanması ve mevzuata aykırı olmaması manasına gelmektedir. İdari iş ve işlemlerin yapılma şekli, uygulaması, idarenin örgütlenmesi gibi olguların yerine getirilmesi için kanunla düzenlenmesi şart olduğu gibi sınırları da yine kanunla belirlenmiştir. İdari kurum ve kuruluşlarının hepsi yetkilerini anayasadan almakla mükelleftir. Anayasa’nın 123. maddesinde de idari kurumların ancak kanuna dayalı olarak kurulabileceği yazmaktadır. Yine anılan maddede idari kurumların görevlerinin de yetkilerinin de ancak kanunla düzenleneceği ibaresi mevcuttur.
- İdarenin Bütünlüğü İlkesi
İdarenin bütünlüğü ilkesi, kanunilik ilkesinin bir diğer görünüm şeklidir. Yine anayasanın yürütme ile ilgili kısmında idare başlığı adı altında idarenin bütünlüğü ilkesi düzenlenmiştir. Bu doğrultuda idarenin kuruluş ve görevleri ile bir bütün olduğu 123. maddede açık bir şekilde ifade edilmiştir.
- Merkezden Yönetim İlkesi
Merkezden yönetim ilkesi, devlet otoriteleri tarafından yerine getirilen iş ve işlemlerin tek bir merkezde toplanması ve koordine edilmesidir. Yani devlet tüzel kişiliğinin vermiş olduğu kamu hizmetlerinin ülke kapsamında yürütülmesidir. Devlet olarak bahsedilen kurumlar ise bakanlıklardır. Devlet bu bakanlıklar eliyle kamu hizmeti sunmakta ve faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu vesile ile etkin bir mekanizma işler ve ülke genelinde uygulanır. Yönetimde birlik daha kolay sağlanmaktadır. Kamu hizmetlerinin daha adil ve eşit dağılmasında etkisi bulunmaktadır. Zira sosyal devlet ilkesi gereği tüm ülke ile ilgili tedbirler alınmakta ve hizmet verilmektedir. Ayrıca yapılan harcamaların mali denetimleri de bu kapsamda daha rahat olmaktadır. Tabii ki bu durumun bir takım eksi yönleri bulunmaktadır. Tüm kararlar merkezden alındığı için bölgesel olarak ihtiyaçların neler olduğunun tespiti noktasında eksiklikler doğmaktadır. Ayrıca kamu faaliyetlerinin merkezden yürütülmesi bürokratik işlemlerin artmasına neden olduğu gibi siyasi baskılar ile yanlış kararlar alınma ihtimali artmaktadır. Bu nedenle de merkezi yönetimin yetkileri genişletilmiş olup illerde bu yetki valilere verilmiştir.
- Yerinden Yönetim İlkesi
Yerinden yönetim ilkesi, merkezi yönetimin yerel anlamda her yere yetişemeyeceği öngörülerek kamu hizmetlerinin, kamu tüzel kişilikleri aracılığıyla yürütülmesidir. Yerinden yönetimin en net karşılığı belediyelerdir. Ayrıca il özel idaresi ve baro gibi meslek kuruluşları da bu ilke kapsamında kurulmuştur. Yerinden yönetimde bürokrasi ve siyaset çok daha az olup işlemler hızlanmaktadır. Ayrıca kişiler, bu kuruluşlara daha rahat ulaştığı için verilen kamu hizmeti doğrudan çözüm odaklı olmaktadır.
- Hukuk Devleti İlkesi
Hukuk devleti ilkesi, kanunları ve tüm mevzuatı düzenleyenler dahil olmak üzere kuralların herkes için aynı şekilde uygulanmasını ifade etmektedir. Yani hukuk kurallarının, kişilerden ve kurumlardan üstün olduğunun kabul edilmiştir. Hukuk devleti ilkesinin iyi bir şekilde uygulanabilmesi için altyapılarının da sağlam olması gerekmektedir. Bu ilkenin en temel altyapılarından biri idarenin yargısal denetiminin sağlanmasıdır. İdarenin yargısal denetimi anayasa ile düzenlenmiştir. Anayasa’nın 125. maddesine göre idari kurum ve kuruluşlar tarafından yerine getirilen her türlü iş ve işleme karşı yargı yolu açıktır. Bu da idare ile kişiler arasındaki güç dengesizliğinin herhangi bir haksızlığı neden olmasını engeller. Ancak buna rağmen hukuk alanındaki temel hak ve özgürlüklerin en çok ihlal edildiği alan idare hukukudur.
- Sosyal Devlet İlkesi
Sosyal devlet ilkesi, gerek maddi gerek ise de manevi olarak güçsüz durumda olan vatandaşlar hakkında devletin tedbirler almasını öngörmektedir. Devletin kurum ve kuruluşları bu sosyal devlet ilkesinin gereğini yapmakla yükümlüdür. Tabi bu yükümlülükler yerine getirilirken kişilerin hak ve menfaatlerini zedeleyecek işlemlerden ve davranışlardan kaçınılması şarttır.
- Eşitlik İlkesi
Eşitlik ilkesi gereği idari kurumlar, yapmış oldukları işlemlerde ve vermekte oldukları hizmetlerde tüm vatandaşlara eşit davranması gerekmektedir. İdare hukukuna hakim olan eşitlik ilkesi, anayasanın 10. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre devletin tüm kurumları, yapmış oldukları işlemlerde kanun önünde eşitlik ilkesini gözetmek zorundadır. Devlet eliyle verilen tüm hizmetlerin din, dil, ırk, mezhep gibi ayrımlarda bulunulmaksızın tüm vatandaşlara eşit şekilde dağıtılması şarttır.
İdare Hukuku Konuları
İdare hukuku konuları; idari teşkilatlar, idari işlemler, idari sözleşmeler, idarenin sorumluluk sınırları, iptal davası, tam yargı davası, yürütmeyi durdurma davası olduğu söylenebilir. Bu konular arasında uygulamada en çok karşılaştığımız konu idari işlemler ve bunların iptali davasıdır.
İdare Hukukunda Süreler
İdare hukukunda süreler, diğer alanlara göre daha fazladır. Özel bir düzenleme ile aksi belirtilmediği sürece idari davalarda dava açma süresi 60 gündür. Vergi mahkemelerinde ise genel dava açma süresi 30 gündür.
İdare Hukukunun Diğer Hukuk Dallarından Farkı
İdare hukuku, diğer hukuk dallarına göre daha yeni bir hukuk dalıdır. İçtihada dayalı ve bağımsız bir niteliktedir. İdari işlemler için eşitlik ilkesinin uygulama alanı pek bulunmamaktadır. Hatta idarenin işlemlerinin eşitsizlik üzerine inşa edildiğini söylemek mümkündür. Zira idarenin yapmış olduğu işlemler tek taraflıdır. Kendisine has idari yargı adı altında bir sistematiğin içindedir. Bu alanda meydana gelebilecek uyuşmazlıkların tümü idari yargıda çözülür. Ayrıca anayasa hukukunun somutlaştırılmış hali olduğu da kabul edilmiştir.
İdare hukukunda idari dava açmadan önce idari başvuru yapma zorunluluğu vardır. Mevzuata göre bazı durumlarda idari işlemin iptali için dava açılmadan önce idareye başvuru yapma zorunluluğu mevcuttur. Menfaati zedelenen kişiler idareye başvuru yaparak bu hukuka aykırılığın giderilmesini istemektedir. Bu talep reddedilirse veya süresi içerisinde cevap verilmezse ancak o zaman dava açma hakkı bulunmaktadır. İdareye başvuru zorunluluğunun amacı, dava açılmasına gerektirmeksizin çözülebilecek sorunları ortadan kaldırmaktır. Ayrıca bu ön şart, usul ekonomisi için de bir avantajdır.
Tüm hukuku işlemleriniz için Bursa Avukat Sarp Özdemir ile iletişime geçebilirsiniz.