Ceza hukukunu, kişilerin adaletli, güvenli ve huzurlu bir şekilde yaşayabilmeleri için oluşturulan toplum kurallarının bir bütünü olarak tanımlamak doğru olacaktır. Hukukun en temel ve en eski alanı olan ceza hukuku, toplumsal gelişmelerle değişikliklere uğramış ve bugünkü haline gelmiştir. Ülkemizde de kanunların sürekli olarak değişikliğe uğraması bu sebepledir. Zira kişiler, devletler ve hatta dünya değiştikçe yaklaşımlar ve öne çıkan değerler de değişmektedir. Ceza hukukunun temel amacı suçluların cezalandırılması değil ıslah edilerek topluma geri kazandırılmasıdır. Yasama organı bu temel anlayışa göre kanunları belirlemek zorundadır. Ceza hukuku avukatı da yasama organı tarafından düzenlenen mevzuat hükümlerinin en doğru şekilde uygulanmasını sağlamaktadır.
Ceza Hukuku, toplumdaki kişilerin yapmış oldukları eylemlerin suç olup olmadığı yönünde düzenlemeler yaparak kamu düzeninin korunmasını amaçlamaktadır. Kişilerin öncelikle suç işlememesi için alınacak olan tedbirleri düzenlemek temel görevlerdendir. Ancak tedbire rağmen kişilerin suç işlemesi halinde hangi yaptırımlara maruz kalacağı da önemli bir husustur. Bu yaptırımlar olabildiğince caydırıcı olmalıdır. Ancak bu ceza miktarları belirlenirken kantarın topuzunu kaçırmamak gerekir. Zira amaç her ne kadar caydırıcılık olsa da kişilerin hak ettiğinden daha fazla cezaevinde kalması da sakıncalı bir durumdur. Kişiler işlemiş oldukları suçlar nedeniyle ceza aldıktan sonra infaz kurumu devreye girmektedir. Ülkemizdeki infaz düzenlemeleri sürekli olarak gündeme gelmektedir. İnfaz düzenlemelerinde kişilerin toplumdan ayrıştırılması değil geri kazandırılması hedeflenmelidir.
Ceza Hukuku Avukatı
Ceza hukuku avukatının önemi son derece yüksektir. Zira ceza davasında sözlü yargılama usulü uygulanmaktadır. Yani Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmalar; ceza dosyasına doğrudan etki etmektedir. Duruşmada ceza hukuku avukatı tarafından verilen bir savunma, sunulan bir delil, yöneltilen bir iddia veya sorulan bir soru davanın seyrini 180 derece değiştirmektedir. Ceza yargılamasında verilen cezaların büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda, hükmedilebilecek olan cezaların kişilerin hayat şartlarına ilişkin olarak çok ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. Bunun en önemli örneği hapis cezası alarak özgürlüğünüzden mahrum olmanızdır. Ceza davası için mesleki bilgisi ve dava öngörüsü yüksek olan bir ceza avukatıyla çalışmanız sizi telafisi olmayan ağır sonuçlara karşı koruyacaktır. Örneğin yağma ve hırsızlık suçları arasında çok küçük farklar bulunmaktadır. Ancak ceza miktarları arasında uçurum var demek yanlış olmaz. Hırsızlık suçu ile ilgili yargılamayı yapmakla görevli olan mahkeme, Asliye Hukuku Mahkemesi’dir. Ancak yağma(gasp) suçu ile ilgili yargılama Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılmaktadır. Hırsızlık ile yağma suçlarının arasındaki en temel ayrım cebir uygulanıp uygulanmadığı noktasında toplanmaktadır. Her iki suçta da bir başkasının malvarlığını kendi zilyetliğini geçirme durumu söz konusu ise de geçirme şekli suçun niteliğinin belirlenmesinde son derece önemlidir. Bir kuyumcuya gündüz vakti girilip silah zoruyla altınları almak yağma suçunu meydana getirir. Aynı kuyumcuya gece kapalıyken girilerek altınların çalınması ise hırsızlık suçunu oluşturur. Ayrıca bazen bir hakkın geri alınması sırasında yağma suçunun sıklıkla işlendiği görülmektedir. Örneğin alacağını tahsile edemeyen bir alacaklının, borçlunun telefonuna veya değerli eşyalarına el koyması da gasp suçunu oluşturmaktadır. Kişiler her ne kadar haklı ve alacaklı olduklarını iddia etse de bu bir hukuka uygunluk sebebi olmamaktadır. Ancak bu durum yani bir hakkın yerine getirilmesi amacıyla yapılırsa cezada indirim sebebi olmaktadır. Bu nedenle kişilerin özellikle bu gibi durumlarda sağduyulu olmaları çok önemlidir. Uğramış oldukları bir haksızlık karşısında hukuki olarak hangi yollara başvurulabileceğinin, ceza hukuku avukatına sorulması ve bilgi alınması elzemdir. Aksi takdirde haklı olunmasına rağmen ciddi cezalar ile karşı karşıya kalınması ihtimali ortaya çıkar. Dolayısıyla işin ucunda kişilerin özgürlüğünün kısıtlanması olan ceza davalarının Bursa en iyi ceza avukatı ile yürütülmesi son derece önemlidir.
Ceza Avukatı Olarak Verilen Hizmetler
Ceza avukatı olarak verilen hizmetler şu şekildedir;
- Şikayet-suç duyurusu başvurusu ve takibi
- Ceza davası soruşturma aşamasındaki kolluk ve savcılık aşamalarında şikayetçi veya şüpheliler için hukuki danışmanlık ve avukatlık
- Şikayetçi ve müdahil ceza avukatı olarak ceza davalarının takibi
- Şüpheli ve sanık müdafi avukatı olarak ceza davalarının takibi
- Anayasa Mahkemesi’ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ceza avukatı olarak başvuruların yapılması ve takibi
Ceza Hukuku Avukat Ücretleri
Ceza hukuku avukat ücretleri dosyada yargılanan kişi sayısı, suçun niteliği, delil durumu gibi faktörler göz önüne alınarak belirlenmektedir. Örneğin bir cinayet dosyası ile hakaret dosyasında talep edilecek vekalet ücreti farklı olmaktadır. Elbette ki ücretin belirlenmesinde başka faktörler de bulunmaktadır. Ceza hukuku avukatının bilgisi ve bu konudaki mesleki tecrübesi de yine ücretlerin belirlenmesinde büyük bir etkendir. Avukat ücreti belirlenirken dikkat edilmesi gereken bir takım hususlar bulunmaktadır. Ceza hukuku avukatının ücretsiz dava alması yasaktır. Ayrıca yine asgari tarifede belirlenen ücretlerin altında bir rakama anlaşılması da kanuna aykırıdır. Ağır ceza mahkemeleri için 2023 yılında alınması gereken en düşük avukatlık ücreti 17.400 Türk lirasıdır. Asgari ücret bu olmakla birlikte özellikle ceza hukuku alanında belirli bir ortalama söylemek mümkün değildir. Zira ceza hukuku avukatının, en çok rol aldığı ve doğrudan etki ettiği bu dosyalarda çok ciddi rakamlar üzerinde anlaşma sağlanmaktadır. Kişiler, hürriyetlerini kaybetmemek adına en iyi ceza hukuku avukatı ile çalışmak istemekte ve doğal olarak asgari tarifenin üzerinde bir ücret ödemek durumunda kalmaktadır.
Ceza Hukukunun Amacı
Ceza hukukunun amacı toplumu güvende tutmaya yönelik düzenlemeler yaparak kamu düzenini korumaktır. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen birçok suç ile ilgili şikayet olmasa dahi soruşturma ve kovuşturma yürütülmektedir. Cezai müeyyidelerin temel amacı, kişileri suç işlemekten caydırmaktır. İnfaz düzenlemeleri ise yukarıda da bahsedildiği üzere hükümlüleri topluma geri kazandırma amacı taşımaktadır. Her ne kadar uygulamada farklı sonuçlarla karşılaşılsa da hedeflenen nihai amaçlar bunlardır.
Ceza Hukuku İlkeleri
Ceza hukuku ilkeleri şunlardır;
- Suçta ve cezada kanunilik ilkesi
Suçta ve cezada kanunilik ilkesi, kanunlarda suç olarak nitelendirilmeyen bir eylemden dolayı cezalandırılmanın mümkün olmadığını savunmaktadır. Yani yapılan eylem ne kadar kötü olursa olsun suç olarak düzenlenmemişse kişi ceza almaz. Ceza hukukumuzda bu ilke uygulanmaktadır.
- Suçta ve cezada kusur ilkesi
Suçta ve cezada kusur ilkesi, kişilerin yapmış oldukları eylemlerden ceza alabilmeleri için kusurlu olmalarının şart koşulduğu bir görüştür. Hiç kimse kendi kusurundan kaynaklanmayan bir olay nedeniyle cezalandırılamaz. Yani özetle kusur olmayan yerde suç ve ceza olmaz.
- Belirlilik ilkesi
Belirlilik ilkesi, kanunilik ilkesine çok benzemektedir. Belirlilik ilkesi ile ilgili Türk Ceza Kanunu’nun 2. Maddesinde düzenleme bulunmaktadır. Buna göre kanunun açıkça suç saymadığı bir eylem için kişiye ceza verilmesi mümkün değildir. Yani kişinin cezalandırılabilmesi için eylemin kanunda belirtilmesi yetmemekte olup suçun tüm unsurlarının açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Yine bu suç için öngörülen cezaların neler olduğu, ağırlaştırıcı ve hafifletici sebeplerin neler olduğu da açık açık yazılması gerekmektedir. Aksi takdirde kişiye ceza verilmesi mümkün değildir.
- Kıyas yasağı ilkesi
Kıyas yasağı ilkesi, suçta ve cezada kanunilik ilkesinin bir diğer yansımasıdır. Birbirine benzediği iddia edilerek bir suç için belirlenen bir ceza başka bir suç için kıyas yoluyla uygulanamaz. Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesinde de bu durum açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre suç ve ceza uygulamasında kıyas yapılamayacağı gibi bu hükümler kıyas boyutuna varacak derecede geniş yorumlanamaz.
- Suç ve cezaların şahsiliği ilkesi
Suç ve cezaların şahsiliği ilkesine göre hiç kimse başkasının işlediği bir suçtan dolayı cezalandırılamaz. Herkes kendi davranışıyla sebep olduğu olaylardan sorumlu tutulabilmektedir. Örneğin bir kişinin babası ne kadar çok suç işlemiş olursa olsun kendisi bu suçlardan cezalandırılamayacaktır. Herkes yalnızca kendi yaptıklarından ve yapması gerektiği halde yapmadıklarından sorumludur. Türk Ceza Kanunu’nun en temel ilkelerinden biri suç ve cezaların şahsiliği ilkesidir.
- Mülkilik ilkesi
Mülkilik ilkesi, kişilerin uyruğuna bakılmaksızın suçun işlendiği ülkenin kanunlarının uygulanması gerektiğini öne sürmektedir. Burada suçu işleyenin de suça maruz kalan mağdurun da hangi ülkenin vatandaşı olduğunun bir önemi bulunmamaktadır. Suç Türkiye’de işlenmiş ise iki tarafı yabancı olsa da Türk kanunları uygulanacaktır. Her ne kadar Türk Ceza Kanunu düzenlenirken mülkilik ilkesi esas alınmış ise de bazı istisnaları bulunmaktadır.
- Geriye yürüme yasağı ilkesi
Geriye yürüme yasağı ilkesine göreişlendiği sırada suç olmayan bir eylem sonradan yapılan bir düzenleme ile suç olarak tanımlanırsa kişi yine ceza almaz. Buna da geçmişe yürüme yasağı denmektedir. Yani aleyhe olan kanun hükmü geçmişe yürümez. Ancak sanık lehine olan kanunlar geçmişe yürümektedir.
- Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi
Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi, adından da anlaşılacağı üzere kanunlar önünde hiç kimsenin birbirinden farklı olmadığını esas almaktadır. Adalet dağıtılırken, kişilere dil, din, ırk, cinsiyet vb. sebeplerden ötürü herhangi bir ayrım yapılmaksızın eşit mesafede yaklaşılması gerekmektedir. Pozitif ayrımcılık halleri hariç olmak üzere Türk Ceza Kanunu’nu da bu şekilde dizayn edilmiştir.
- Kanunun bağlayıcılığı ilkesi
Kanunun bağlayıcılığı ilkesi, suç işleyen birinin kanundan haberim yok savunmasını engellemektedir. Kanunlar, Türkiye’de yaşayan herkes için bağlayıcıdır. Örneğin bir kişinin cinayet işledikten sonra bunun suç olduğunu bilmiyordum diyerek cezadan kurtulması mümkün değildir.
Ceza Hukuku Kavramları Nelerdir?
Ceza hukuku kavramları şunlardır;
- Fail
Fail, kanunlarda suç olarak nitelendirilen hareketleri yapan kişiye denir. Bir olayda tek fail olabileceği gibi yüzlerce fail de olabilmektedir. Failin çok olması birçok suç için ağırlaştırıcı bir sebeptir.
- Mağdur
Mağdur, kanunlarda suç olarak belirtilen eylemlere maruz kalan yani zarar gören kişiye denmektedir.
- Taksir
Taksir, bir suçun istemeden işlenmesi demektir. Trafik kazalarında meydana gelen suçlar ile ilgili genellikle taksir hükümleri uygulanır.
- Kast
Kast, bir suçun bile isteye işlenmesi demektir. Örneğin bir kişiye silah doğrultup öldüren kişi, silahla kasten öldürme suçunu işlemiş olacaktır.
- Teşebbüs
Teşebbüs, kanunda belirtilen suçun icrasının başlamasını ancak tamamlanmamasını ifade eder. Örneğin hırsızlık için mağazaya giren ve ilgili eşyayı dışarıya çıkartamadan yakalanan kişi hakkında teşebbüs hükümleri uygulanır. Zira suç tam anlamıyla sonuçlanmamış ve hırsızın zilyetliğine geçmemiştir.
Ceza hukuku Konuları
Ceza hukuku konuları nedir sorusuna kısa bir cevap vermek mümkün değildir. Ancak yine de kısaca açıklama gereğimiz doğmuştur. Ceza hukukunun temel olarak iki temel kanunu bulunmaktadır. Bunlardan biri Türk Ceza Kanunu diğeri ise Ceza Muhakemesi Kanunu’dur. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda, Türk Ceza Kanunu’nun uygulanma şekli düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunu, genel hükümler ve özel hükümler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda koruma tedbirlerinin ne olduğu, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında uygulanacak yolların neler olduğu gibi konular ele alınmaktadır.
Ceza Hukuku Genel Hükümler
Ceza hukuku genel hükümlerinde, yukarıda detayı ile izah edilen ilkeler bulunmaktadır. Yine suçu oluşturan maddi ve manevi unsurların ne olduğu, akıl sağlığı gibi durumlarda uygulanması gereken yolun ne olduğu, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin ne olduğu, cezaların neler olduğu ve af kavramının ne olduğu açıklanmaktadır.
Ceza Hukuku Özel Hükümler
Ceza hukuku özel hükümlerinde suç ve ceza ile ilgili daha belirgin ve net konular işlenmiştir. Bu doğrultuda suçların tanımlandığı, detaylandırıldığı, cezada indirim ve artırım sebeplerinin belirtildiği bölüm özel hükümler bölümüdür
Ceza Hukukunun Diğer Hukuk Dallarıyla İlişkisi
Ceza hukukunun diğer hukuk dallarıyla ilişkisinin tespiti için öncelikle farklarını öğrenmek gerekmektedir. En büyük farkı yazılı yargılama usulünün değil sözlü yargılama usulünün uygulanmasıdır. Bu alanda elbette yazılı savunma yapılması veya beyanda bulunulması mümkün ise de duruşmaya katılmak mecburidir. Zira olayın aydınlatılması için mahkeme hakimi tarafından doğrudan sanığa soru yöneltilebilmekte, değişen durumlarda ek savunma istenmekte ve mütalaaya karşı beyanları ve son sözü sorulmaktadır. Ayrıca bu alanda davacı ve davalı kavramı istisnai durumlar haricinde bulunmamaktadır. Zira burada esasen soruşturmayı kamu adına açan ve yürüten cumhuriyet savcısıdır. Dolayısıyla şikayete bağlı olan suçlar hariç olmak üzere kişiler, ceza dosyaları üzerinde serbestçe tasarruf edememektedir. Taleple bağlılık ilkesi de bu alanda istisnai durumlar haricinde uygulanmamaktadır.