Aile hukuku; başta boşanma, velayet, mal rejimi gibi birçok konuyu içerisinde barındıran ve bunlarla ilgili olan mevzuatın tamamına verilen addır. Boşanma hukuku da aile hukukunun bir dalı olup evlilik birliğini sona erdirmek isteyen eşlerin hangi şartlarda ve ne şekilde boşanabileceklerinin işlendiği bir hukuk dalıdır. Boşanma davalarında genellikle sadece boşanma talep edilmemekte olup aynı dava içerisinde nafaka, tazminat, velayet gibi ek talepler de olmaktadır. Bu nedenle tüm bu taleplerin en doğru şekilde sonuca varması için Bursa aile hukuku avukatı ile çalışılması son derece önemlidir.
Aile hukuku neleri kapsar sorusunun cevabı; boşanma, velayet, nafaka gibi konulardır. Bu konulardan en kapsamlı olanı boşanmadır. Boşanma konusu anlaşmalı ve çekişmeli olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Çekişmeli boşanma da kendi içerisinde bölümlere ayrılmaktadır. Çekişmeli boşanmada en çok karşılaşılan sebep ise evlilik birliğinin temelinden sarsılmasıdır. Toplumda şiddetli geçimsizlik olarak da bilinmektedir. Zina ise bir diğer boşanma nedenidir. Boşanma sebeplerinin ispat edilmesi için her türlü delilden faydalanmak mümkündür.
Aile hukukunun önemi, aile içinde hukuki bir sorun yaşandığı takdirde ortaya çıkmaktadır. En çok karşılaşılan boşanma davasında, eşlerin adil bir şekilde boşanıp hak kaybına uğramaması oldukça önem arz etmektedir. Boşanmada hangi eşin daha kusurlu olduğu mahkeme tarafından dikkatle irdelenir ve karar bu doğrultuda verilir. Kanunda boşanma nedenleri sayılmış olup kişiler hangi durumlarda boşanabileceklerini bilmektedir.
Aile hukuku; nişanlanma, evlenme, boşanma, mal rejimi, soy bağı, evlat edinme, velayet, vesayet, kayyımlık ve nafakadır gibi konular ile ilgilenir. Anılan konuların hepsi ayrı ayrı çok önemli ve çok hassastır. Bu nedenle bu konularla ilgili yapılan yargılamalarda dosyalardaki tüm iddiaların ve delillerin dikkatlice irdelenmesi ve neticeye varılması son derece önemlidir. Bursa ve ilçe illerde yaşıyor ve bu konulardan herhangi biri ile hukuki destek ihtiyacınız var ise, Bursa boşanma avukatı Av. Sarp Özdemir ile iletişime geçerek destek alabilirsiniz.
Aile Hukuku Avukatı
Aile hukuku avukatının önemi, boşanma davalarında ön plana çıkmaktadır. Zira boşanma davaları bilgi ve tecrübe isteyen davalardandır. Boşanma sebeplerinin neler olduğu, hangi delillerin dikkate alınacağı, tanıklara nasıl soru sorulması gerektiği gibi birçok konuda boşanma avukatı oldukça önemli hale gelmektedir. Boşanma davalarında uygulanması gereken prosedürler mevcuttur. Bu nedenle en iyi boşanma avukatı ile çalışılması olası bir hak kayıplarının önüne geçecektir.
Boşanma Avukatı Olarak Verilen Hizmetler
Aile hukuku avukatı Bursa olarak verilen hizmetler şu şekildedir;
- Evlilik sözleşmesinin hazırlanması
- Ayrılık davası açılması ve takibi
- Boşanma davası açılması ve takibi
- Anlaşmalı boşanma davası açılması ve takibi
- Çekişmeli boşanma davası açılması ve takibi
- Boşanmada mal paylaşımı davası açılması ve takibi
- Boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminat davası açılması ve takibi
- Nafaka davası açılması ve takibi
- Nafaka artırma davası ve nafaka azaltma davası açılması ve takibi
- Nafaka ve tazminat alacaklarının tahsili için icra işlemleri yapılması
- Aile konutu şerhi davasının açılması ve takibi
- Tanıma ve tenfiz davası açılması ve takibi
- Velayet davası açılması ve takibi
- Şiddet gösteren eşin evden uzaklaştırılması davasının açılması ve takibi
- Koruma ve uzaklaştırma kararı alınması ve takibi
- Düğünde takılan takıların iadesi davasının açılması ve takibi
- Yardım nafakası davası açılması ve takibi
- İştirak nafakası davası açılması ve takibi
Aile Hukuku Amacı
Aile hukukunun amacı, eş, çocuk, anne ve baba başta olmak üzere geniş anlamda tüm aile arasında meydana gelen uyuşmazlıkları çözüme kavuşturmaktır. Aile içerisinde meydana gelen bir anlaşmazlıkta tarafların çıkarlarını korumak, kamu düzeni için en doğru sonuca ulaşmak ve hatta güvenliklerini sağlamak en temel amaçlardandır.
İlkeleri
Aile hukuku ilkeleri; süreklilik, zayıfların korunması, devletin müdahalesi, eşler arasında eşitlik, birlik ve düzenleme özgürlüğünün bulunmamasıdır. Bu ilkeleri kısaca açıklama gereğimiz doğmuştur. Detayı ile izah edilmesi gerekir ise;
- Zayıfların Korunması İlkesi
Zayıfların korunması ilkesi, maddi ve manevi olarak eşit olmayan taraflar arasındaki güç dengesinin korunmasını öngören bir ilke olarak karşımıza çıkmaktadır. Eski düzenlemelerde korunması gereken kişilerin; kadınlar, çocuklar ve vesayet altındakiler olduğu belirtilmiş ise de şu anda yürürlükte olan mevzuatta kadınların da erkeklerle eşit olduğu kabul edilmiştir. Yani halihazırda uygulanan Türk Medeni Kanunu’nda zayıfların korunması ilkesi kapsamında kalanlar çocuklar ve vesayet altındaki kişiler olduğu söylenebilmektedir. Ancak yine de kadınlara yönelik şiddet vakalarının oldukça fazla olması nedeniyle 2012 yılında 6284 Sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun yürürlüğe girmiştir. Bu kanunda adı üstünde hem aileye hem de kadınlara yönelik şiddet vakalarının önlenmesi amaçlanmıştır. Yani böyle bir kanunun mevzuatımıza girmesinin en büyük nedenlerinden biri zayıfların korunması ilkesinin kabul edilmesidir.
- Eşler Arasında Eşitlik İlkesi
Eşler arasında eşitlik ilkesi, kadın ve erkek eşitliğini esas almaktadır. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere yürürlükte olan Türk Medeni Kanunu bu eşitlik gözetilerek hazırlanmıştır. Eşler arasındaki eşitlik ilkesinin temeli de anayasadaki eşitlik ilkesine dayanmaktadır. Anayasanın 41. Maddesinde ailenin toplumun temeli olduğu ve eşler arasında eşitlik bulunduğu açık bir şekilde mevcuttur. Özetle eşler arasında hukuken herhangi bir ayrım yapılmamış ve eşit haklar tanınmıştır.
- Birlik İlkesi
Birlik ilkesi,evlenme sonrasında oluşan aile yapısının aslında bir birlik olduğu düşüncesini ortaya çıkarmıştır. Türk Medeni Kanunu’nda da evlilik kelimesi tek başına değil evlilik birliği olarak geçmektedir. Kişilerin evlenmesiyle birlik içinde hareket eden yeni bir yapı oluştuğu düşüncesi hakimdir. Bu birlik sadece eşleri değil aynı zamanda çocukları ve vesayetleri altında bulunan kişileri de kapsamaktadır.
Evlilik birliğinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için tüm kararların da beraber alınması öngörülmektedir. Çocukların sağlık durumları, eğitimi vb. konularda birlik içerisinde hareket edilmesi ve sorunların çözülmesi amaçlanmıştır. Evlilik birliğinin devamı için gerekli olan tedbirlerin mahkeme aracılığıyla da alınması mümkündür. Türk Medeni Kanunu’nun 201. maddesinde bu durum açıkça izah edilmiştir.
- Düzenleme Özgürlüğünün Bulunmaması İlkesi
Düzenleme özgürlüğünün bulunmaması ilkesi, tarafların serbest iradesinin bulunmamasını öngörmektedir. Buna göre kişiler evlenme, boşanma, velayet gibi iş ve işlemleri kendi aralarında düzenledikleri bir sözleşmeyle karar verememektedir. Türk Medeni Kanunu’nda boşanma sebepleri tek tek sayılmıştır. Bu boşanma sebepleri dışında bir sebep gösterilerek boşanmaya karar verilemez. Yine taraflar nikah memuru olmaksızın kendi aralarında bir evrak hazırlayarak resmi bir evlilik gerçekleştiremezler. Özetle Türk Medeni Kanunu’ndaki emredici kurallara aykırı olacak şekilde yapılan herhangi bir iş veya işlemin hukuk nezdinde herhangi bir geçerliliği bulunmayacaktır.
Aile hukukunun temel ilkeleri; süreklilik ve devletin müdahalesidir. Bu ilkeleri kısaca açıklama gereğimiz doğmuştur. Detayı ile izah edilmesi gerekir ise;
- Süreklilik İlkesi
Süreklilik ilkesi, aile ilişkilerinin sürekli olmasını öngören bir ilkedir. Burada ebeveyn çocuk ilişkisinin de eşler arasındaki ilişkinin de kısa süreli değil sürekli olması düşüncesi hakimdir. Bu ilkenin rehber alınmasındaki amaç, toplumun temelini oluşturan aile yapısının kalıcı olduğunu vurgulamak ve bu kalıcılığı sağlamaktır. Süreklilik ilkesi esasen evlenme ile başlamaktadır. Eşlerin herhangi bir sebepten dolayı boşanmaları veya eşlerden birinin ölümü halinde bu ilke işlevsiz hale gelmektedir. Boşanma davasının görüldüğü aile mahkemelerindeki hakimlerin de genel tutumu evliliğin sürdürülmesi yönündedir. Yani evliliğin sürdürülme ihtimalinin mevcut olduğu durumlarda mahkeme tarafından bu doğrultuda ara kararlar verilir. Eşlerin, uzman bir evlilik danışmanına yönlendirilmesi de bu süreklilik ilkesinin bir yansımasıdır.
- Devletin Müdahalesi İlkesi
Devletin müdahalesi ilkesi,aile düzenindeki ilişkilere devlet organlarının karışmasını öngören bir ilkedir. Devletin müdahalesindeki temel amaç kamu düzenini korumaktır. Aile, toplumun temelini oluşturmaktadır. Toplumun güvenliği, düzeni ve korunması devletin sorumluluğunda olduğu için de aile hukukunda devletin müdahalesi söz konusudur. Bunun en bariz örneği velayet davalarında karşımıza çıkmaktadır. Örneğin anlaşmalı olarak boşanan bir çift, çocukların velayeti dışında her konuda özgürce anlaşabilmektedir. Ancak çocuğun velayeti konusunda aile mahkemesi hakiminin takdir yetkisi mevcuttur. Bu takdir yetkisi de kamu düzeninden yani devletin müdahalesi ilkesinden gelmektedir. Aile Mahkemesi çocuğun üstün yararını gözeterek tarafların anlaştığı şartları değiştirebilir veya kaldırabilir.
Aile Hukuku Davaları
Aile hukuku davaları denildiğinde akla gelen dava türü boşanmadır. Boşanma davalarında çekişmeli ve anlaşmalı boşanma davası ayrımı mevcuttur. Aile hukukunun diğer başlıca davaları ise velayet, nafaka, kayyım atanması, maddi manevi tazminat, babalık davası, mal rejimimin tasfiyesinden kaynaklanan davalardır.
Anlaşmalı Boşanma Avukatı
Anlaşmalı boşanma avukatı, tüm hukuki süreci başından sonuna kadar takip eden avukata denir. Sürecin başı ise anlaşmalı boşanma protokolünün hazırlanmasıdır. Boşanmak isteyen eşlerle ikili veya üçlü görüşmeler yapılarak hangi şartlarda boşanmanın kabul edildiği tespit edilmelidir. Tarafların taleplerinde mahkeme tarafından kabul edilemeyecek hususlar bulunması halinde gerekli açıklama yapılır ve değişiklikler gerçekleştirilir. Eşlerin kafasındaki tüm soru işaretleri giderilir. Anlaşma protokolündeki her bir maddenin taraflarca iyice okunması ve anlaşılması sağlanır. Zira maddelerden herhangi birinde çıkabilecek bir ihtilaf, anlaşmalı boşanmayı bir anda çekişmeli boşanma haline getirecektir. Anlaşmalı boşanma davası açılmadan önce en çok anlaşmazlığın yaşandığı konular ise genellikle velayet ve nafaka olmaktadır. Anlaşmalı boşanma avukatının görevi ise bu anlaşmazlıkları ortadan kaldıracak çözümler öne sürmek ve diğer davalardaki tecrübelerini aktarmaktır. Örneğin astronomik oranda nafaka isteyen eşe, emsal davalarda ne kadar nafakaya hükmedildiği konusunda açıklama yapılarak talebin hakkaniyetli bir miktara indirilmesi sağlanabilir. Yine velayet konusunda çıkan bir ihtilafta, mahkemeler nezdine nasıl bir değerlendirme yapıldığı açıklanarak çocuğun üstün yararına uygun bir sonuç elde edilmesi mümkündür. Bursa boşanma avukatı önemi tam olarak böyle durumlarda ortaya çıkmaktadır. Zira meydana gelen tartışmanın alevlenmesi önlenerek belki de yıllar sürecek bir davanın tek celsede sona ermesi sağlanmaktadır. Ayrıca birçok kişinin açtığı veya tarafı olduğu ilk dava boşanma davası olduğu için sürecin nasıl ilerlediği ve hangi taleplerde bulunulabileceği noktasında da bilgi eksiği bulunmaktadır. Bu noktada avukatın bilgisi ve tecrübesi devreye girmektedir. Benzer davalarla ilgili tecrübe sahibi olan avukatın verdiği bilgilerle ve örneklerle, taleplerinin ne denli makul olduğu taraflarca sorgulanmaktadır. Sonuç olarak anlaşmalı boşanma avukatının bilgisi, tecrübesi ve tutumu davaya doğrudan etki etmekte ve sorunların çözümünde başrol oynamaktadır.
Aile Hukukunun Diğer Hukuk Dallarından Farkı Nedir?
Aile hukukunun diğer hukuk dallarından farkı devlet müdahalesinin bulunmasıdır. Kamu düzeninin korunması amacıyla tarafların iradeleri dışında kararlar ortaya çıkmaktadır. Diğer hukuk dallarında bu durum neredeyse imkansızdır. Zira diğer hukuk davalarında taleple bağlılık ilkesi uygulanmaktadır. Yani davaya taraf olan kişilerin talepleri dışında bir kararın verilmesi mümkün değildir. Ancak aile hukuku söz konusu olunca kamu düzeni devreye girmekte ve tarafların taleplerinden farklı olan kararlar verilmektedir.
Türk Medeni Kanunu Aile Tanımı
Türk Medeni Kanunu aile tanımı üç farklı şekilde yapılmıştır. Kanunda esas alınan aile kavramı çekirdek aile olmakla birlikte yelpaze genişletilerek diğer aile kavramları da kendine yer edinmiştir. Yukarıda da bahsedildiği üzere üç tür aile kavramı bulunmakta olup bunlar; dar anlamda aile, geniş anlamda aile ve en geniş anlamda ailedir. Bu kavramları kısaca tanımlamamız gerekmektedir.
- Dar anlamda aile; evlilik yoluyla bir araya gelen kişilerden yani eşlerden oluşan birliktelikten meydana gelmektedir. Eşler dışından üçüncü bir bireyin dahil olması söz konusu değildir. Bu doğrultuda düzenlenen kanun hükümlerinde, eşlerin birbirine karşı olan hakları ve yükümlülükleri bulunmaktadır.
- Geniş anlamda aile; evlenen kişilere yani eşlere çocukların dahil olması ile meydana gelen aile kavramı olarak karşımıza çıkar. Geniş anlamda aile esasen çekirdek aile olarak nitelendirdiğimiz anne, baba ve çocuklardan oluşan ailedir. Türk Medeni Kanunu’nda geniş anlamda aile ilgili düzenlenen kanun hükümlerinde, çocukların ve ebeveynlerin birbirlerine karşı sahip oldukları haklar ve yükümlülükler detaylı bir şekilde işlenmiştir.
- En geniş anlamda aile; anne, baba, çocuklar, anneanne, babaanne, dede, hizmetçi, uşak, bahçıvan, çırak gibi aynı çatı altında yaşayan kişilerin oluşturduğu aile olarak karşımıza çıkar. Burada evde yaşayan kişilerin kan bağının olmasının hiçbir önemi bulunmamaktadır. Önemli olan husus aynı evde birlikte yaşama iradesidir. Bu nedenle kişilerin akraba mı olduğu yoksa çalışan mı olduğuna bakılmamaktadır. Türk Medeni Kanunu’nda en geniş anlamda aile kavramı, ev düzeni adı altında düzenlenmiştir. Bu maddelerde aynı çatı altında yaşayan kişilerin birbirlerine karşı hak ve yükümlülüklerinin ne olduğu açık bir şekilde bulunmaktadır.